Benim 23 Nisanım - Anıl Şakrak
15962
post-template-default,single,single-post,postid-15962,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-title-hidden,qode-theme-ver-9.1.3,wpb-js-composer js-comp-ver-4.11.2.1,vc_responsive

26 Nis Benim 23 Nisanım

Bu hafta Çarşamba akşamından beri evdeyiz. Perşembe sabahı, babam ilkokul zamanlarından 23 Nisan fotoğrafımı paylaştı benimle ve akşamına da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını evlerden oldukça farklı bir şekilde kutladık.
Perşembe akşamı Pazar günkü yazımda 23 Nisan’ı yazayım dedim kendime.

23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluş tarihi, bunu hepimiz biliyoruz. Ama gerçekten anlıyor muyuz? Bu 100. Yılını kutladığımız bu tarihin anlamını anlayabildik mi? Buna cevap vermeyeceğim, ama bunu cevaplayabilmek için önümüzde tam bir yıl var hepimizin. Gelecek sene 23 Nisan’da umarım bu pandemik süreç bittiğinde cevabımızı gösterebiliriz.

Neden böyle yazdım? Eğer bu pandemik kriz olmasaydı, Beyaz Yakalılar için Cuma ile birleştirilen 4 günlük bir tatil fırsatı olacaktı, lütfen kendimize dürüst olalım. Bu sene sanal ve balkonlarda kutladığımız 100. Yılı,  seneye hakkını vererek kutlayalım. En azından ben öyle yapacağım.

23 Nisan’ın Bayram olarak kutlanmasına 1924 yılında karar verildi ve Atatürk bu bayramı çocuklara 1929 yılında armağan etti. 1979 yılında ilk olarak 6 ülkenin katılımı uluslararası boyuta taşındı ve 40 varan uluslararası katılımla dünya çocukları olarak kutlanmaya başlandı. Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülkeyiz.

İlk Meclis yani Meclis-i Mebusan 23 Aralık 1876 yılında Kanun-ı Esasi’sine göre kuruldu. Yetkileri sınırlı bir meclisti ve görüşülecek kanun teklifleri için padişahtan izin almak gerekiyordu. Şu an meclisimizde yazan bir cümle aklıma geldi; “Egemenlik kayıtsız şartsız, milletindir.”

Benim 23 Nisanlarımdan hatırladığım zamanlar genellikle ilkokul zamanları, yani Kuşadası zamanları.

Kuşadası’nda bayramlar eski statta kutlanırdı. Tıpkı Teoman’ın “İstasyon İnsanları” şarkısındaki Cennet Plajının otopark olması gibi, maalesef o eski stat da şimdi otopark oldu, hatta önce gecekondu otopark idi şimdi en son geçtiğimde gördüm ki bildiğin bayağı bariyerleri ve gişesi olan bir otopark oldu.

İlkokul 1. Sınıfta Milli Takım forması ile katılmak istedik ama Bayrak Kanunu nedeniyle Kaymakamlıktan izin alınarak beyaz tişörtün göğsüne ay yıldız etiketi ile katılmıştık. Oysa hayallerimizde Milli Takımın beyaz zemin üzerinde kırmızı şeridin üstünde ay yıldızdan oluşan o efsane forması vardı. Paylaştığım fotoğraflardan biri bu fotoğraf. Biraz iriymişim galiba o zamanlarda yaşıtlarıma göre. Bir de dikkate edin saçlarım var.

Yanlış hatırlamıyorsam 5. Sınıfta şiirde okumuştum. Hangi şiiri okuduğumu hatırlamıyorum ama Rahmetli Ayşe Hocam öyle bağıra bağıra oku ki mikrofona ihtiyacın olmasın demişti. Yine saçlarıma dikkat ediniz.

Bunun dışında her bayramda bir gösterinin parçası olurdum. Atabarı ve harmandalı da oynadım. Allahtan onların fotoğraflarını bulamadım. Buradan anne ve babama sesleniyorum, lütfen onları bulursanız sadece benle paylaşın ya da yakın.

Ortaokul döneminde ise Göztepe Gürsel Aksel Stadına provalara giderdik ve o anlam veremediğimiz hareketleri bize yaptırırlardı. Tabi o seyahatlerin en komik anları Alsancak’tan Göztepe’ye yapılan otobüs seyahatleriydi.

23 Nisanlarda eski Cuma pazarının orada bulunan Belediye Düğün salonunda 23 Nisan Balosu yapılırdı. O baloların birinde dans etmeyi planladığım bir kız vardı (kim olduğunu hiç hatırlamıyorum, o zamanlarda Kuşadası’ndaki 3 ilkokul –Mahmut Esat, Devrim ve 7 Eylül- ortak katılırdı) ama fırlamalık yaparken pantolonu yırtınca eve erkenden dönmek zorunda kalmıştım.

TRT’den izlediğimiz o 23 Nisan Şenliklerini ise hiç unutmuyorum, farklı kültürlerden çocukların gösterilerini izlemek, benim için o ülkelere gitmekti. Halit Kıvanç efsane sunumunu da unutmamak lazım. 1979 yılı kaydını youtube’da buldum, çocuklarımıza seyrettirmek keyifli olabilir, onlar seyretmezse biz seyrederiz bir daha.

Bir de unutmadığım, televizyondan yayınlanan 23 Nisan gösterilerinde tribünde yapılan o efsane gösteriler. Nasıl bu kadar başarılı koordine oluyorlar ve şimdi ne yapacaklar diye heyecanla beklerdik. Türk aklı olarak da, bunun için ne kadar çalıştıklarını da sormadan edemezdik.

100. Yılını hiç daha önce tanışamadığım, ama o akşam samimi bile olduğum komşularımla beraber İstiklal Marşını söyleyerek kutladığım 23 Nisan’ı umarım seneye hakkıyla kutlarız.

23 Nisan’ı konuşurken bildiğim en büyük Lider Mustafa Kemal Atatürk’ün adını anmadan geçtiğimi düşünenlere ise tek mesajımı ondan aldım; “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.”

Bu haftanın kitap ve film önerisi 23 Nisan’a özel  çocuklara ve içindeki çocukları hiç öldürmeyenlere uygun oldu.

The Goonies – Define Adası (1985)

The Goonies filmi Türkiye’de Define Adası olarak yayınladı. Eskiden TRT’de harika Disney Filmleri gösterilirdi. Yanlış hatırlamıyorsam bu filmi de orada seyrettim. Define adası romanı ile alakası yok ama onunda filmi var. Fırsat yaratın ve çocuğunuzla seyredin.

Define Adası

Hala okumaktan keyif aldığım bir kitap, bence yeniden okunabilir evde otururken.

Ne kadar sürç-ü lisan ettikse af fola, haftaya görüşmek üzere, Eyvallah…

No Comments

Post A Comment