Işık ve Sevgiyle... - Anıl Şakrak
16734
post-template-default,single,single-post,postid-16734,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-title-hidden,qode-theme-ver-9.1.3,wpb-js-composer js-comp-ver-4.11.2.1,vc_responsive

31 Tem Işık ve Sevgiyle…

Yıllar önce taslaklar klasörünün sanal tozlu raflarında birgün bitirilebilmek için bekleyen yazıydı aslında bu.
Uzun zamandır içimden hiç yazmak gelmiyordu. Yazmış olmak içinde yazmak istemiyordum.
Ama 28 Temmuz 2022 gecesi aldığım haber içimde bir fırtına kopardı, bende onun seslerini kelimelerimle anlatmaya çalıştım.
Tıpkı Yıldız Ecevit olmadığım gibi bir Murat Meriç’de değilim. O nedenle, yazı hakkında bir beklenti olmasın, ben sadece bende kalanları yazmaya çalıştım.

İlhan İrem’i ne zaman dinlemeye başladığımı hatırlamıyorum. Ama 1983 yılının son gecesi ailecek seyredilen yılbaşı programında Halit Kıvanç’ın uzattığı mikrofona “Her yeni yıl bir ümit demek, o yüzden 84’le aramın daha iyi olacağına inanıyorum” dediğini hatırlıyorum. İlhan İrem dinler miydik o zamanlar hatırlamıyorum. O yaşlarda evdekilerin değil, radyo veya televizyonda ne çalınırsa onları dinlediğim yaşlardı.

Anılar cıvıl cıvıl koşmayın peşindem, giymeyin en şuh elbiseleri boşa…
(İki Duvar Arasında – Koridor 1994)

Giydik bir kere o deli gömleğini bir daha;
Tıpkı “Merhaba Koridor” şarkısında söylediği gibi “Kavuşmamız şarkı şarkı oldu.”

***

Liseden mezun olunmuş, Bodrum’a lise arkadaşları ile tatile gidilip, gelinmiş ve sonrasında Çeşme’de Maça Beşlisi gibi Yasin, Onur, Sinan ve Gökhan ile Gökhan’lara gelinmişti.
Gökhan’ın babasının Hyundai Sonata arabasında sürekli “Koridor” albümü çalıyordu. İşte İlhan İrem’i anlamaya başlamam böyle olmuştu. Son albümü değildi “Koridor” ama bence bir veda albümüydü.
Görüşmeyelim şarkısı da bunun manifestosu:


Ne bir hassas terazi ne bir küçük ışıltı
Kantarın topu kaçtı bu beni yola koydu
Böyle başa bu traş, bu çocuk şarkıları
Türk popu hamle yaptı, sağır sultanlar duydu
Dostlarım da değişti, metamorfoz sancısı
Al takke&ver külahla, başka yolun yolcusu
Yükselen değerler&eğilimler, cilalı imaj devri
Yeni dünya düzeni, kaç perdelik komedi?

Bu nasıl katastrof’sa buda öyle koridor
Karanlıktan ışığa ve sevgiye gidiyor
Bitmeyen bir karnaval, bitmeyen bir merasim
Siz, bütün palyaçolar, artık görüşmeyelim…

Sonra üniversite yılları, Ankara Dost Kitabevinden alınan “Sevgililer Günü” albümü; Ekşi Sözlük’te okuduğum post aslında beni anlatıyordu.

Babamın gençliğinde sevgilisiyle romantik anlar yaşanmasını sağlayan bir adam, benim aşk acılarımı hafifletip, sesinde huzur bulduruyordu.

Her aşk acısı sonrasında walkmanim de “Koridor” ve “Sevgiler Günü”albümleri eşliğinde Ankara sokaklarında uçuşan kar taneleri eşliğinde tefekkür yürüyüşleri vardı hayatımda. Beynimin kıvrımlarında ise;

Unut onları gönlüm sevmediler.
Ben miyim hata yapan, eksik veren ben miyim? Belki de anlaşılmaz, ulaşılmaz bir yerdeyim.
(Kapılar…Kapılar…Kapılar.. – Koridor 1994)

Ayrılıkların da sonu var, bir gün çıkıp geleceksin.
İçimde bir ümit var, yeniden seveceksin.

Senden ayrı günlerimi sana nasıl anlatsam ki
Mevsimsiz çiçekler gibi yarım kaldım, inan ki
Sensizliğin acısını, sen nereden bileceksin.
Sen hiç sensiz kalmadın ki, mevsimleri saymadın ki.
(Anlasana – Sevgililer Günü 1995)

Yıllar önce bir yerlerde okumuştum; İlhan İrem’in şarkılarını Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanelerinde hastalara tedavi amaçlı dinletiliyormuş. Bana her zaman iyi geldi İlhan İrem dinlemek.

Teknoloji sayesinde kasetler cdlere dönüştü. “The Best of” albümlerinin yeniler geldi ve cd formatında arşivimde yerlerini aldılar. O zaman araçlarda cd çalar yoktu, kaset adaptörle dinlerdik. Sonra internetin hayatımıza girmesi ile İlhan İrem’in tüm diskografisini indirebilmiştim.
Bunca teknolojik devrim olurken birgün İlhan İrem’in 1979 baskısı “Sevgiliye” plağını aldım. Devamında 1981 baskısı “Bezgin” ve 1983 baskısı “Pencere” girdi koleksiyonuma. 1985 Baskısı “Köprü” albümünü elimden kaçırdım. 1987 baskısı “Ve Ötesi” albümünü aradım durdum, bulamayacağımı bile bile.
Sonra 2017’de vuslat sona erdi, tüm albümleri plak formatında yeniden yayınlanmaya başladı. Sipariş verdiğimde duyduğum heyecanı hala hatırlıyorum.

***

2007 hayatımın aşırı karmaşık olduğu bir yılıydı. Alsancak sokaklarında boş boş dolaşırken bir konser ilanına denk geldim.

Ayrılıklarında sonu var – 20 Mayıs 2007 – Fuar Açıkhava Tiyatrosu

Çok uğraştım gidebilmek için, ama olmadı, başaramadım. İçimde hep bir ukde olarak kalmıştır o konseri kaçırmam. Ama yılmadım. 21 Eylül 2013’de Harbiye Açık Hava’da “Aşk Daima” konserine gidebildim. Peşime de 3 arkadaşımı taktım: Aybars, Tansu ve Ayşen. Aybars konsere girene kadar başımızın etini yedi bizi caydırmak için. Ama konser sırasında kendinden geçti.
Son olarak da 30 Eylül 2017’de Burcu’yla beraber Zorlu’da “Hep Bir Umut Uğruna” konserine gittim.

Her konserde, söyleyecekleri şarkılara sevineceğime , söylenmeyecek olduklarından dolayı kaçıracaklarıma üzülürdüm. Hangi birini feda edebilirdim ki. Aslında her bir şarkı birbirini tamamlıyordu benim için;

Kavuşmamız şarkı şarkı olacak;
Yemyeşil bir deniz senin gözlerin.
Yıllardan sonra bu akşam ilk defa anılar içinde başbaşayız seninle.

Ayrılıklardan kaçılmaz bazen.
Ama kaçmakla mutluluklar bulunmuyor bunu bil.
Şartlı refleks tüm yaşadıklarımız.
Sorular türlü çeşitli yanıtları da öyle.
Ben mi geç kaldım yoksa mevsimler mi solmuş.
Görmeyeli buralara olanlar olmuş.

Yalnız bir boşlukta, yarattığım bir dünyada seni yaşıyorum
Bilmediğin bir dilden konuşuyorum, yine de anlarsın diye seviniyorum
Olmazları ekip, olurlar biçiyorum.
Ben böyle miydim eriyen bir mum gibi.

Ne beklerim hayattan, hayat benden ne bekler.
En sevgili ümitler bende bir gece bekler.
Konuşamıyorum. Konuşursam göz yaşlarım sel olacak.
Sensizliğin acısını sen nereden bileceksin, sen sensiz kalmadın ki…
Ola ki güzün birinde gemiler döner geriye,
Ayrılıklarında bir sonu var, bir gün çıkıp geleceksin
İçimde bir ümit var yeniden seveceksin.
Benimkisi hayal işte, ümit katarım her işe.
Sanki bir serseri mayın, sanki bir göktaşıyım
Düşüyorum tutmayın
Düşmeyip ne yapayım.

***

Günümüzde herkese sanatçı denilen bir ortamda; düşünen, yaratan, duruşundan taviz vermeyen bir aydını nasıl tanımlayabiliriz ki. Ben bir sıfat bulamadım İlhan İrem için…

İyi ki hayatımıza girmişsin ve kendin kalarak bizlere kattıkların ve katmaya devam edeceklerin için sonsuz teşekkürler.

Umarım bizde senin gibi bir gün “Işık ve sevgiyle benliklerimizi bulabiliriz”.

 

No Comments

Post A Comment