Safralardan Nasıl Kurtulurum? - Anıl Şakrak
16573
post-template-default,single,single-post,postid-16573,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-title-hidden,qode-theme-ver-9.1.3,wpb-js-composer js-comp-ver-4.11.2.1,vc_responsive

28 Mar Safralardan Nasıl Kurtulurum?

Manidar bir başlık seçtim bu haftaki yazıma.

Yıllardır biriktiriyorum; kafamda, dolabımda, hard disklerimde, çevrimiçinde, kütüphanemde hatta vücudumda. Artık neden biriktirdiğimi bile bilmiyorum. Sadece biriktiriyorum. Birgün kullanırım diye olduğuna inanıyorum ama o gün de Godot’un gelişine benziyor. Godot gelmeyecek ya da gelse bile fark etmeyeceğiz. Ya da Godot belki de yok. Bu biriktirdiklerim de tıpkı bunun gibi bir şey, tek farkı gerçekten var olmaları.

O kadar da acımasız olmamalıyım bu biriktirdiklerim için, bazen sadece bana değil çevremde de yarıyorlar. Bazen de “tam yerine geldi, manzara koyduk” durumlarında hikâye anlatıcılığıma. Onun dışında çoğu sahip olma duygusunu tatmin etme, ukalalık seviyemi arttırma ve yer kaplama dışında bir işe yaramıyorlar; Çöp Yani.

Bunları bulmak, almak ve arşivlemek ya da saklamak için harcadığım zaman ve para değil beni rahatsız eden. Bunları sürekli yanında taşıma arzusu beni çok yoruyor. Sadece kafamda değil, aynı zamanda fiziksel olarak yanımda da taşıyorum.

Mesela göbeğim, kaç yıldır benle her yere geliyor hergele, hatta her geldiği yerden bir şeyler alıyor kendine. Evde kalayım demiyor hiç.

Aynısı çantanın içine koyduklarımda. Bir seyahate değil işe bile giderken neredeyse her şeyi yanımda taşıyorum ya lazım olursa diye. Bu lazımlılık sadece bana değil bu arada herkese. Bazen bütün hayatımı bir bavula sığdırabileceğim bir hayat hayal ediyorum. Geniş olduğunu düşündüğüm hayal gücüm bile “mavi ekran” veriyor bu durumda.

İş hayatında yalınlıktan bahseden ben, her anımda içimde bu çelişkiyi yaşıyorum. Bunları düşünürken aklıma Can Baba “Bağlanmayacaksın” şiiri geldi:


Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.

Çok sahip olmadan, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutunarak…

***

Hayatıma kendi kattığım bu safralardan, bir türlü kurtulamıyorum ve bu sorunum üzerine kendimle dertleşir ve hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğim sözler verirdim. Geçenlerde doktora gittim ve kendisine “yok mu bir mucize göbeğime, artık ayrılmak istiyorum ondan ama aynı hayatıma devam etmek istiyorum” dedim.

O da bana önce “No Pain, No Gain” sonra da safranda taş var dedi. Daha doğrusu “safran taş olmuş, bir ara alalım onu, o beni al demeden” dedi.
Cahillik işte, safradan taşı alıp safrayı bırakacaklar sandım. Öyle olmuyormuş, safranı da alıyorlarmış.

Yakında, çok yakında ilk saframı atıyorum.

Ben sembolik başlangıçları severim.  Her yeni başlangıçlar için hep bir sembolik zaman ararım; yılın ilk günü, yaşgünüm, ayın birinin pazartesine gelmesi gibi. Bunları düşününce ilk safrayı attığım günün, diğerlerin atılmaya başlanması için bir fırsat olabilir diye düşündüm ya da arzuladım.

Leonard Cohen’in en sevdiğim şarkısı “Famous Blues Raincoat” da “Go Clear” bir deyim vardır. “Arınma” diye çevirince çok anlamlı oluyor.

Saframla başlayıp hayatımda ki diğer safralardan kurtulma planı heyecanı sardı beni. Tabi ki bir çoğumuz gibi “Bana Yeni Bir Ben lazım” diye  “hard reset” atma arzusunda olsam da, bunun olamayacağını biliyorum.

Bu “arınma” arzusu hayatımı bir bavula sığdırmak değil ama en azından bunu hayal edebilmek için bir fırsat olacak benim için.

Bakalım “kahramanımız” safralarından kurtulabilecek mi? Pek Yakında bu sayfada…

***

Ne kadar sürç’ü lisan ettikse affola, bir sonraki yazıda görüşmek üzere
Eyvallah…

1Comment
  • Yasin Musafir
    Posted at 16:38h, 03 Haziran Yanıtla

    iki ay oldu yazıya döküp paylaşalı. Kurtulabilmeye başladıysan bazılarından ne mutlu, Hiç başlamadıysan no pain kısmını çok ciddi düşünüyorsun diye varsayıyorum.
    Sevgiyle

Post A Comment