Büyümek : Bir İnanç Kırılması Hikayesi - Anıl Şakrak Çıkmazı
17010
wp-singular,post-template-default,single,single-post,postid-17010,single-format-standard,wp-theme-bridge,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-title-hidden,qode-theme-ver-9.1.3,wpb-js-composer js-comp-ver-4.11.2.1,vc_responsive

24 Haz Büyümek : Bir İnanç Kırılması Hikayesi

Patrick Bruel’in “Qui a le droit?” şarkısı, Peter Pan’ın gölgesi ve Big filminden bir dilekle…

“On m’avait dit : ‘Te poses pas trop de questions.
Tu sais petit, c’est la vie qui t’répond.’”
(Dememişlerdi mi sana: ‘Çok soru sorma. Hayat cevap verir sana, küçük.’)

Hayat bazen cevap vermez.
Bazı soruları da çocukken sormanı bile istemez.
Çocukluk, cevapsız bırakılmış bir dua gibidir büyümenin eşiğinde.

Peter Pan bu yüzden kaçtı Neverland’e.
Çünkü orada kimse ona “neden?” diye sormuyordu.
Daha beteri, kimse “Artık büyüdün, unut bunları” da demiyordu.

“Maman m’a dit : ‘T’es trop p’tit pour comprendre.’
Et j’ai grandi avec une place à prendre.”
(Annem dedi ki: ‘Anlayamayacak kadar küçüksün.’ Ve ben, alınması gereken bir yerle büyüdüm.)

Josh da Big filminde o yeri doldurmak için büyümeyi diledi.
Ama sabah olduğunda aynaya bakan çocuk yoktu.
Bir yetişkinin bedenine hapsolmuştu;
ama o bedende hiçbir oyuncağın sesi yoktu.

Çünkü büyümek bazen sadece yaşanmak değil,
Çocukluğuna dair her şeyi kaybetmektir.

“Qui a le droit, qui a le droit
De faire ça à un enfant qui croit vraiment?”
(Kimin hakkı var bunu yapmaya, gerçekten inanan bir çocuğa?)

Bu nakarat yalnızca müzik değil;
Peter Pan’a “Haydi artık büyü” diyen seslere karşı bir başkaldırı.
Josh’un “Keşke tekrar çocuk olsam” diyerek iç geçirdiği sahnenin çığlığı.

“On passe sa vie à dire merci,
Merci à qui, à quoi?”
(Hayat boyu teşekkür ederiz. Ama kime, neye?)

Josh, patronuna, saatine, düzenine teşekkür etti.
Ama kimse ona oyuncak kamyonunu sormadı.
Peter Pan hiç teşekkür etmedi.
Çünkü kimse ona söz vermemişti unutmayacağına dair.

“Y a plusieurs dieux, mais y’a qu’un seul soleil.
Oui mais, l’soleil il brille ou bien il brûle.”
(Birçok tanrı var ama tek bir güneş var.
Ama güneş ya parlar ya da yakar.)

Büyümek, bazen güneşe çıkmak gibidir. Umutla yaklaşırsın, ışığında ısınırsın sanırsın. Ama güneş, her zaman ışıltı değildir; bazen yakar, bazen kör eder.
Josh bunu fark ettiğinde bir ofiste çocukluğunu kaybetmişti. Ne gülüşü kalmıştı, ne oyuncağı. Peter Pan ise, güneşe hiç çıkmamayı seçti. Çünkü bilir, güneşin altı gerçekleri gösterir. Ve gerçekler, Wendy’nin artık onu beklemediğidir. O yüzden gitmez geri, o yüzden hep gölgede yaşar.

“Alors maintenant, on s’retrouve sur la route,
Avec nos peurs, nos angoisses et nos doutes.”
(Ve şimdi yoldayız hepimiz, korkularımızla, kaygılarımızla ve şüphelerimizle birlikte.)

Yoldayız.
Josh, tekrar küçük bir adımla evine döndü.
Peter Pan ise dönmedi; dönemedikçe Neverland’i büyüttü içinde.
Bizse bazen hâlâ o şarkıyı dinliyoruz…
Çünkü içimizdeki çocuk, bir gölge arıyor.

Son Cümle:
Bir çocuğun gölgesini kaybetmesi büyümekse,
o gölgeyi bir şarkıda bulmak hâlâ mümkün.

No Comments

Post A Comment